550 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalan Batı Trakya’da Türk hakimiyeti, bölgenin 1363’te fethedilmesiyle başlamış ve 1913’te Balkan Savaşları sırasında kaybedilmesiyle sona ermiştir.
Süleyman Paşa ve Orhan Bey’in vefatları üzerine Rumeli’de fetih hareketleri durmuştur. Ancak Rumeli’deki kuvvetlerin başında bulunan Lala Şahin Paşa, Hacı İlbey ve Evronos Beyler, Rumeli’de çıkması muhtemel bir karışıklığı önlemişlerdir. Osmanlı Devleti, I. Murat döneminden itibaren, Rumeli’de ilerleme politikasına öncelik vermiş ve Rumeli’deki fetihleri düzenli ordular kullanarak gerçekleştirmiştir. Bu orduların başında Lala Şahin Paşa, Evronos Bey ve Hayreddin Paşa gibi devletin önemli kumandanları yer almıştır. 1363–1374 yılları arasında Ferecik’ten başlanıp, Gümülcine, İskeçe, Drama, Kavala, Serez ve Karaferya kasabaları ele geçirilerek Batı Trakya’nın tamamı fethedilmiştir.
Osmanlı Devleti, Batı Trakya’da fethettiği topraklara Anadolu’dan gelen Müslüman-Türk aileleri yerleştirmiştir. Bütün Rumeli için geçerli olan bu iskân politikası, I. Murat zamanında Batı Trakya toprakları için de çok sayıda Yörük ailenin bölgeye yerleştirilmesi şeklinde uygulanmıştır.
Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilen Karlofça Anlaşması’nın ardından, Rusya, sıcak denizlere inme politikasını uygulamaya koymuş ve Çar I. Petro döneminden itibaren Balkanlarda askerî harekata başlamıştır. 1774’te gerçekleşen Küçük Kaynarca Anlaşması ile Osmanlı Devleti’nde yaşayan Ortodoksların himayesini elde eden Rusya, bu şekilde Karadeniz’den Ege’ye kadar olan bölgede nüfuzunu arttırmıştır.
1789 Fransız İhtilali ile güçlenen milliyetçilik akımlarının Osmanlı Devleti’nde yayılmasıyla çıkan Sırp (1804–1817) ve Yunan (1815–1830) isyanları ve 1814’te Etniki Eterya Derneği’nin kurulmasıyla başlayan Yunan bağımsızlık hareketi, Osmanlı’nın, bölge siyaseti içindeki zayıflama sürecini hızlandırmıştır. 1821–1829 yıllarındaki Yunan isyanları, Rusya tarafından da desteklenmiştir. Edirne Anlaşması’yla (14 Eylül 1829) Sırbistan ve Eflak-Boğdan’a geniş ölçüde muhtariyet verilmiştir. Aynı yıl içinde daha önce, İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Londra’da imzalanan bir protokolle Yunanistan’ın bağımsızlığı öngörülmüş; bu karar yine Edirne Anlaşması’yla Osmanlı Devleti’ne kabul ettirilmiştir.
Batı Trakya’da ilk ciddi sorunlar, 1829’da Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından Yunanistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle başlamıştır. Yunanistan’ın bağımsızlığının ardından bölgede yaşayan Müslüman Türkler ilk kez azınlık durumuna düşmüşler ve Yunanistan’ın “Megali İdea” olarak adlandırılan politikalarının hedefi olmuşlardır.
1853 yılında çıkan Kırım Harbi’nde İngiliz ve Fransızların da Osmanlı’nın yanında yer almalarıyla Ruslar mağlup olmuş ve 1856’da imzalanan Paris Muahedenamesi’yle, iki tarafın da Karadeniz’de tersane kurması ve donanma bulundurması yasaklanmıştır. Bu gelişmeler yanında Rumeli’de çıkan isyanlar, Rusya ve Avrupa devletlerinin müdahaleleri ve bölge halklarının Osmanlı idaresine bağlılıklarının azalması, Rumeli’de ve dolayısıyla Batı Trakya’daki Türk varlığının gerilemeye başlamasında bir dönüm noktası kabul edilebilecek olan 1877–78 Osmanlı-Rus Savaşı’nı hazırlayan unsurlar olmuştur.